Mobbing, kısa deyimi ile “yıldırma” anlamına gelmektedir. Türkiye de henüz yeni olarak dillendiriliyor olsa da, aslında özünde geçmiş uzun yılları kapsayan bir sıkıntıyı dile getirmektedir. Mobbing, işyerinde, kendinizden üst konumda bulunan ve gücü elinde bulunduran kişiler tarafından, işyerinde yetersizleştirme, aşağlama, hakaret ve yıldırma amacıyla uygulanan psikolojik baskıdır. Örn. Sözlü hakaret yada tehdit, Mesleki yeterliliğinin sorgulanması, verilen sürede bitirilmeyecek görevlerin kasten verilmesi, kişinin gruptan izole edilmesi, yetkilerinin azaltılması gibi. Bu aleni olabileceği gibi, üstü kapalı da yapılabilmektedir. Bu baskılara maruz kalan kişi, iş sözleşmesini Haklı Sebeple Fesh Etme hakkının yanı sıra, maddi manevi tazminat, ayrımcılık tazminatı ve koşulları oluşmuş ise kötü niyet tazminatlarını talep etme haklarına sahiptir. Ancak, bu haklarını talep edebilmesi için, tüm iddialarını da ispat etmesi gerekmektedir. Türk hukuk sisteminde ispat külfeti, iddia eden tarafa yükletilmiştir. İspat araçları olarak, işyerinde mobbinge dair hertürlü yazışma veya belge delil olabileceği gibi, tanık delili de önemli ispat araçlarındandır. Aleni olmayan ortamda yapılan konuşmaların kayda alınması TCK 133/2 maddesi uyarınca suç oluşturmaktadır. Ancak, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 28.04.2014 Tarihli 2013/26087 Esas 2014/10205 no.lu kararı ile;
“Eylemi başka türlü ispat etmesinin mümkün olmadığı, bu savunmayı doğrulayan bilirkişi raporuna göre, sanığın başkaca şekilde ispatlanması mümkün olmayan bir hal içerisinde iken, toplantıda kendisine yönelik hakaret içerikli konuşmayı kayda almasını, sanığın eyleminin hukuka aykırı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığı” yani, “aleni olmayan toplantıda kendisine hakaret edenin konuşmasını telefonuna kaydetmek suç oluşturmaz”, yönünde bir karar vermiştir.”
İş bu kararla da, çoğunlukla aleni olmadan yapılan hakaret ve tehditlerin ispatlanması yolunda önemli bir adım atılmıştır.