Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’ne göre, Türk hukuk sisteminde iki türlü arama düzenlenmiştir.
Önleme Araması; Millî güvenlik ve kamu düzeninin, genel sağlık ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve hürriyetlerinin korunması amacı ile, uzak bir tehlikenin varlığından şüphenildiği ve bunu önlemek amacı ile yapılan aramadır. Burda, arama yapılan kişi, belli ve somut bir suç şüphesi altında olmayıp, genel ve uzak bir tehlikenin önlenmesi amacı ile durdurulmakta ve aranmaktadır. Örneğin, miting veya konser girişlerinde yapılan aramalar.
Adli arama; Bir suç işlemek veya buna yardım ve yataklık etme makul şüphesi altında bulunana kişiler üzerinde yapılan aramadır. Adli aramada, kişi artık bir suç şüphesi altındadır ve buna dayalı olarak üzerinde, evinde yada kapalı bulunan bütün yerlerde yapılabilecek aramadır.
Önleme amaçlı bir durdurma ve aramanın yapılabilmesi için; bir hakim kararı olmalıdır. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hallerde, kanunla yetkili kılınan merciin yazılı emri üzerine arama yapılabilir. Bu hallerde, kolluk, amirleri önleme aramasının yapılmasına karar veremez. Kolluk, kamu düzenini korumak için PVSK’da sayılan yerlerde muhtemel bir tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla bir arama yapmak istediğinde, aramanın gerekçelerini de belirterek, mahallin en büyük mülki amirine yazılı olarak başvurur.
Gecikmesinde sakınca olan bir hal yoksa, mülki amir talebi uygun gördüğü takdirde, istemi, aramanın yapılacağı yerdeki sulh ceza hakimine sunar. Gecikmesinde sakınca olan hallerde, mülki amir, talebi uygun bulursa yazılı arama emri verir. Bu halde verilen arama emri, 24 saat içinde, görevli hakimin onayına sunulur.
Adli amaçlı arama yapılabilmesi için; Adlî aramaya karar vermek yetkisi hâkimindir. Kolluk, arama kararı alınması için makul şüphe sebeplerini belirten ayrıntılı ve gerekçeli bir rapor hazırlar ve Cumhuriyet savcısına başvurur.
Gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri veya bu emrin alınamadığı hâllerde ise kolluk amirinin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları, eşyası ve aracı aranamaz, konutuna girilemez ve buradaki eşyaya el konulamaz.
Cumhuriyet başsavcılıklarınca, arama ile ilgili kararları vermek üzere, yirmidört saat süreyle bir nöbetçi Cumhuriyet savcısı görevlendirilir.
Yetkili merciin yazılı emri yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur.
Yargıtay 20. Ceza Dairesinin, Esas No:2015/16198 Karar No:2016/14 sayılı kararına göre de;
“Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2013/610-2014/512, 2013/841-2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; adli arama kararı alınmasını gerektiren olayda arama kararı alınmadan arama yapılması hukuka aykırıdır. Böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan deliller ya da suçun maddi
konusu “hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş” olacağından, ikrar bulunsa bile Anayasa’nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK’nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamaz.” Denmiştir.
Buna göre, arama kararı olmadan yapılan aramalar kadar, Önleme araması için alınan karar ile Adli arama yapılması halinde de yapılan işlem hukuka aykırılık teşkil edecektir. Bu arama sonucunda elde edilecek delillerde, suçun maddi unsuru ve suçun delilli olarak dosyada işlem göremeyecektir. Örn; bir sanık hakkında x ilinden uyuşturucu madde getireceği ihbarı üzerine, şahıs hakkında önleme araması kararı aldırılıp üzerinin ve eşyalarının aranması halinde yapılan arama işleme hukuka aykırı olacaktır.