Bir başkası tarafından gerçekleştirilen haksız bir eylem yada fiil sonucunda ortaya çıkan zararın tazmini maddi ve manevi olarak isteyebilirsiniz. Söz konusu haksız eylem sonucunda sizin vücut bütünlüğünüzde ortaya çıkan her türlü zarar bu kapsamdadır. Örn, trafik kazası sonucu talep edilen tazminat, kasten yaralama suçu sonucu ortaya çıkan zarar gibi. Bu gibi durumlarda, haksız fiilin sebep olduğu eylem cezai anlamda suç teşkil ediyor ise, bu eylem sebebi ile ceza mahkemelerinde ve hukuk mahkemelerinde ayrı ayrı yargılama yapılacaktır. Bu yargılamalarda, ceza mahkemesi tarafından, TCK kapsamında işlenen suç sebebi ile cezai bir yargılama yapacak iken, hukuk mahkemelerinde, eylemden zarar gören kişi tarafından maddi ve manevi tazminat talepli olarak açılacak olan dava sonucu yargılama yapılacaktır. Hukuk Mahkemelerinde açılan maddi ve manevi tazminat talepli davaların açılma süresi, Borçlar kanununa göre zararın ve failin öğrenilmesi tarihinden itibaren 1 ve her halukarda 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Ancak, 1 ve 10 yıllık süreler, zararın ortaya çıktığı tarihte başlar. Her somut olaya göre, bilindiği üzere, bazı hallerde, gerek zararı doğuran eylem veya işlemin ne olduğu ve kim tarafından gerçekleştirildiği ve gerekse, zararın kapsam ve miktarı aynı anda ve tam bir açıklıkla belirlenebilir. Böyle durumlarda, zarar görenin, uğradığı zararın varlığını, zarar verenin kim olduğunu, kapsam ve miktarının neden ibaret bulunduğunu öğrendiği andan itibaren, zarar verenden bunun tazminini isteme hakkının doğacağı ve bu hakkına ilişkin yasal zamanaşımı süresinin de o tarihte başlayacağı açıktır.
Ancak, bazı durumlarda gerçek zarar, belli bir zaman sonra ortaya çıkabilecektir. Ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise, artık, “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler (zarardaki değişme) söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır. Örn, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2015 tarihli bir kararında, elektrik çarpması sonucu yaralanan mağdur/davacının tedavilerinin halen devam ettiği dolayısıyla gelişen bir durumun ya da müstakbel (gerçekleşecek-gelecek) bir zararın söz konusu olduğu, bu durumda, dava konusu kazanın gerçekleştiği tarihten itibaren değil, zararın net olarak ortaya çıktığı tarihten itibaren zamanaşımı süresinin başlatılarak işin esasına girilmesi gerektiği anlaşılmaktadır, şeklinde karar oluşturulmuştur.