TMK 166/son maddesi uyarınca, boşanma sebeplerinden herhangi birisine dayalı olarak açılmış bir boşanma davasının reddine dair karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl boyunca, her ne sebep ile olursa olsun tarafların bir araya gelmemesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacak olup, taraflardan birinin istemi halinde Boşanmaya karar verilecektir.
İş bu boşanma davasında, hakim herhangi bir kusur araştırmasına girmeyecektir. Yani, red ile sonuçlanan dava da yapılan kusur tespitleri bu davada dikkate alınmayacak olup, önemli olan üç yıllık dönemde tarafların biraya gelip gelmediğidir. Talep halinde, hakim herhangi bir delil araştırması yapmadan boşanmaya karar verecektir.
Ancak, bu üç yıllık fiili ayrılık sürecinde, tarafların halen evli olması sebebi ile birbirlerine karşı sadakat yükümlülükleri devam etmektedir. Ayrılık döneminde, eşlerden birisinin sadakate aykırı davranışlarda bulunması halinde, diğer eş davada bu hususu ileri sürerek buna dayalı Manevi Tazminat isteyebilecektir. Ayrıca, Maddi tazminatın koşulları oluşmuş ise maddi tazminatta isteyebilecektir.
Örnek Yargıtay kararları;
ORTAK HAYATIN YENİDEN KURULAMAMASI NEDENİYLE BOŞANMA- BOŞANMA
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAIRESI E:2009/2775 K:2010/4973 T:16.03.2010
Özet
İlk davada davacının tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olmasının, Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayanan davada, boşanma kararı verilmesi bakımından önemi olmadığı gibi, ortak hayatın kurulamamasındaki neden de davanın kabulü bakımından sonuca etkili değildir.
4721 s. Yasa m. 166/son
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayalı eylemli ayrılık nedeni ile boşanma davalarında, boşanma nedenlerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa, eşlerden birinin talebi üzerine boşanmaya karar verilmesi gerekir.
Toplanan delillerden koca tarafından açılan ilk davanın reddedildiği, kararın 11.05.2004 tarihinde kesinleştiği, kesinleşmeden itibaren üç yıllık sürenin geçtiği ve bu süre içinde ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır.
İlk davada davacının tam kusurlu olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olmasının, Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesine dayanan davada, boşanma kararı verilmesi bakımından önemi olmadığı gibi, ortak hayatın kurulamamasındaki neden de davanın kabulü bakımından sonuca etkili değildir. Türk Medeni Kanunu’nun 166/son maddesi koşulları gerçekleşmiştir. O halde istemin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
FİİLİ AYRILIK SEBEBİYLE BOŞANMA
T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAIRESI E:2009/1519 K:2010/5301 T:22.03.2010
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacı-davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Taraflar, davalı-davacı tarafından Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanılarak açılan boşanma davası sonucunda, fiili ayrılık sebebiyle boşanmışlar, karar 03.04.2006 tarihinde kesinleşmiştir. Boşanma kararına esas alınan (2002/249 esas sayılı) reddedilen boşanma davasını açarak, boşanma sebebi yaratan davalı-davacı (koca) boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurludur.
Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK.md,4 BK.md.42 ve 44 ) dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2.bentte gösterilen sebeple maddi tazminat yönünden BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan bölümlerinin yukarıda 1.bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22.03.2010