TCK’NUN 25. maddesine Meşru Müdafa; Gerek kendisine, gerekse başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiilerden dolayı faile ceza verilmez.
Buna göre,
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre de; kişinin maruz kaldığı saldırı karşısında içine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortandan kalkması söz konusu olacağından, yasal savunmada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılmayacağı kabul edilir.
Kendisine yada başkasına yönelik yapılan saldırı da, o an için, yani saldırının devam ettiği sırada, orantılı olacak şekilde savunma hareketlerinde bulunulması halinde ceza verilmeyecektir. Ancak, saldırı sona ermiş ve bu saldırının kişi üzerinde yaşatmış olduğu kin ve öfke sebebiyle işlemiş olduğu fiilden dolayı artık meşru müdafa değil, haksız tahrikten bahsedilecektir.
Yargıtay’ında bu konudaki kriteri; Sınırın aşılması konusunda failin o an içinde bulunduğu ruh hali göz önünde bulundurulacaktır. Yani failin niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının def’inden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise, yasal savunmanın sınırı aşma değil, artık haksız tahrik söz konusu olabilecektir demiştir.
Haksız tahrik halinde; ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir